Neden Kuran-ı Kerim’i kabul etmiyorsunuz?

Müslüman arkadaşlarımızın en çok sorduğu sorulardan bir tanesi de, “Biz sizin kitabınızı kabul ediyoruz, siz neden bizim kitabımızı kabul etmiyorsunuz” sorusudur. Bu soruyu soran kişilere, ‘kabul etmenin’ ne demek olduğunu sormak istiyoruz. Bize göre kabul etmek, içeriğini bilip mesajına tam olarak inanmak demektir. Bu tür soruları bize soran arkadaşlarımıza biz de soruyoruz: “Sen gerçekten İsa Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olarak bütün insanların günahı için ölüp dirildiğine inanıyor musun? Çünkü İncil’in net olarak anlattığı Mesih budur.” Aldığımız cevap, “Hayır! Biz O’nu sadece peygamber olarak kabul ediyoruz.” şeklinde oluyor. O zaman “Biz sizin kitabınızı kabul ediyoruz” diyen kişi, İncil’in asıl mesajını kabul etmiş değil inkâr etmiş oluyor.

1.Timoteos 2:5-6
Çünkü tek Tanrı ve Tanrı’yla insanlar arasında tek aracı vardır. O da insan olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunan Mesih İsa’dır.

Tevrat, Zebur ve İncil’de açıklanan Tanrı’nın kurtuluş planına göre her şey Mesih İsa’da tamamlanmıştır, böylece Mesih’e iman eden her can bütün günahlarından aklanmış olur (bkz. Yuhanna 3:16-18, Elçilerin İşleri 4:12, Romalılar 3:21-31). Dolayısıyla Tanrı’nın İncil’le birlikte son noktayı koyduğu bu mükemmel mesaja sonradan bir ilave yapması daha önce mühürlemiş olduğu esas mesajın yetersiz ya da geçersiz olduğunu kabul etmiş olduğu anlamına gelirdi. Aksine Tanrı’nın kendi sözlerini geçersiz kılması O’nun karakterine ve sıfatlarına ters düşer. Tanrı’nın ilk sözü son sözü kadar geçerlidir. İkinci olarak İncil, kendisinden sonra başka vahyin gelmeyeceğini vurguluyor. ‘Vahiy’ adını taşıyan İncil’in son bölümünde İsa Mesih’in “Alfa ve Omega[12], birinci ve sonuncu, başlangıç ve son Ben’im!” diyen sözleri kaydediliyor (Vahiy 22:13). Daha önce belirttiğimiz gibi İncil, Tevrat ve Zebur diye bilinen Eski Antlaşma’nın yazılarının devamı ve tamamlayıcısıdır. Bunlar bir bütün oluşturur ve İncil’de İsa Mesih’in gelişiyle Tanrı’nın son sözünü söylemiş olduğunu görüyoruz (bkz. İbraniler 1:1-2).

Son olarak, Kuran-ı Kerim Hristiyanlığın köşe taşları olan birçok önemli gerçeği kabul etmiyor. Kutsal kitapları iyice karşılaştırırmış olan kişilere sorarsanız, aralarında ne kadar benzerlikler gözüküyor olsa da, ki bütün dinler arasında belirgin ahlaki ortak noktaları olması doğaldır, birçok ciddi farklılıklar da vardır. Özellikle İsa Mesih’in kimliği ve ölümü konusunda Kuran Tanrı’nın önceden Kutsal Kitap’ta belirtmiş olduğu asıl gerçeklerden tamamen ayrılıyor ve hatta kendi içinde çelişkiye düşüyor. Tevrat, Zebur ve İncil tutarlı bir şekilde Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olduğunu, dünyaya gelip bütün insanların günahına karşılık çarmıhta öldüğünü ve kurtuluşun sevaplar sonucu değil, tek Mesih’e olan imanla mümkün olduğunu söylüyor. Fakat Kuran-ı Kerim’e baktığımızda bu üç gerçeği kabul etmiyor.[13] Bunlar da sıradan unsurlar değil, Mesih İnancı ve İncil’in temel taşlarıdır. İncil’in dediği gibi, Mesih yerimize ölüp dirilmemişse o zaman imanımız da ümidimiz de boştur (bkz. 1.Korintliler 15:17-19). O yüzden bu temel öğretilerden taviz vermemiz söz konusu olamaz yoksa Tanrı’nın gerçeklerini inkâr etmiş oluruz.

________________________________________

Dipnotlar

[12] Grekçe alfabesinin ilk ve son harfleri, ilk ve son simgelemektedir.

[13] Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olduğunu reddeden ayetler: Tevbe (9.) Süresi, 30. ayet, Meryem (19.) Süresi, 88-92 ayetler. Mesih’in ölümünü reddeden ayetler: Nisa (4.) Süresi, 157-158. ayetler.