İsa Mesih neden Tanrı’nın Oğlu olarak nitelendiriliyor?

Mesih’in ölümü gibi, kimliği ve kişiliği de sıkça saldırıya maruz kalıyor. Tabii ki halkımıza hak vermek gerekir çünkü doğal mantıkla buna yaklaşırsak şöyle bir sonuç çıkarmak doğaldır: “Eğer İsa Tanrı’nın Oğluysa, demek ki Tanrı’nın bir eşi olması gerek.” Haşa! Zaten öyle bir şey iddia etmiyoruz. Bir başka söylenti ise şudur; “İsa Mesih’in ‘Tanrı’nın Oğlu’ olarak nitelendirilmesi, Mesih’i yakından tanımayan ve sonradan O’nu ilahlaştırmak isteyen bazı eski Hristiyanların uydurmasından kaynaklanıyor”. Fakat bu doğru değildir.

Luka 1:31-33
Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracak, adını İsa koyacaksın. O büyük olacak, kendisine “Yüceler Yücesi’nin Oğlu” denecek. Rab Tanrı O’na atası Davut’un tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakup’un soyu üzerinde egemenlik sürecek.

Tevrat, Zebur ve İncil tutarlı olarak İsa Mesih’i Tanrı’nın Oğlu olarak betimliyor. Peki, Kutsal Kitap bunu nasıl açıklıyor? Her şeyden önce, İsa Mesih’e verilen ‘Tanrı’nın Oğlu’ sıfatının fiziksel değil, ruhsal anlamda kullanıldığını vurgulayıp altını çizmemiz gerek. Çünkü Tanrı ruhtur, dolayısıyla O’nun bir oğul doğurması mümkün değildir. Demek ki bu oğulluk fiziksel değil, tanrısal ve ruhsal bir anlam taşıyor.

Mesih’in görünümü değişiyor

Mesih’in görünümü değişiyor

Peki, Mesih hangi anlamda Tanrı’ nın Oğlu oluyor? İlk önce Mesih’in bu Oğul olma durumunun peygamberlerin sözlerinde çok önceden geçtiğini belirtmeliyiz. Birçok yerde peygamberler vaat edilen Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olduğunu ve geleceğini bildirdiler. Mesela, Eski Antlaşma’da Tanrı Kral Davut’a soyundan gelen birisiyle gerçekleşecek sonsuz bir egemenlik vaat etti (bkz. 2. Samuel 7:12-14, Mezmur 2). Fakat, Davut’un torunu ve mirasçısının sonsuz bir hükümdarlığı olabilmesi için, kendisinin de sonsuz Tanrısal, yani ruhsal anlamda Tanrı’nın Oğlu niteliğine sahip olması gereklidir. O yüzden yüzlerce sene sonra melek Cebrail, Hz. Meryem’e ondan doğacak çocuğun (İsa Mesih’in) Davut’un mirasçısı olmak üzere ‘Tanrı’nın Oğlu’ olarak nitelendirileceğini söyledi. Zaten Mesih’in dünyaya babasız olarak gelmesi O’nun Tanrı’nın Oğlu olarak adlandırılmasına sebep olmuştur (bkz. Luka 1:28-37).

Ayrıca, Allah’ın kendisi, ilk önce Mesih vaftiz olurken daha sonra da dağda görünümü değişip görkemli bir şekilde açıklanırken, gökten seslenerek gerçeği belirtti: “Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum, O’nu dinleyin” (bkz. Matta 3:17, 17:5). Demek ki bu gerçek, ne kimsenin özel görüşü ne de sonradan yapılan bir uydurmadır. Bu Allah’ın çok önceden bildirmiş olduğu kendi gerçeğidir.

Diğer önemli bir husus da, Mesih öldürülmek üzere Yahudi önderlerinin önüne çıkarılıp sorgulanınca “Tanrı’nın Oğlu Mesih sen misin?” sorusuna, “ Evet benim ” cevabını verdi. Hatta tek bu sözü yüzünden çarmıha mahkûm edildi (bkz. Matta 26:63-66). Etrafındaki insanlar ve sonraki nesiller yanlış anlamasınlar diye Mesih’in kendisi Tanrı’nın Oğlu olmadığını belirtmek isteseydi bunun için çok fırsatı vardı. Fakat tam tersine bu gerçeği defalarca öne sürdü ve böylece çarmıha gitti. Sonuçta Mesih’in ‘Tanrı Oğlu’ unvanı hiç kimsenin özel yorumu değildir, aksine Tanrı’nın, peygamberlerin ve Mesih’in sözlerine dayalı bir gerçektir. Kutsal Kitap’taki İsa Mesih budur (bkz. Yuhanna 1:18).